Gelişmiş ülkelerin en ayırt edici özelliklerinden biri, çalışan nüfusun değerli bir kısmını dünyanın dört bir yanından göç etmiş nitelikli insan gücünün oluşturmasıdır. Gelişmiş ülke sektörlerinde çeşitlilik ve verimliliği artırırken az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke sektörlerinde niteliği düşüren beyin göçü fenomenine, beyin göçünün önlenmesi ve tersine çevrilmesi için verilen çabalara bir göz atalım.
Sektörlerin, yerel insan kaynaklarının karşılayabileceğinden büyük ve küresel hale gelmesi, modern eğitim modelinin ve iletişim kaynaklarının yaygınlaşmasıyla ülkeler; sınırları dışından gelecek nitelikli elemanlara gittikçe daha çok ihtiyaç duymaya ve talep göstermeye başladı.
Değer görüp işini yapabildiği yere doğru akmaya meyleden nitelikli insan gücü, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sağlayamadığı yaşam imkanlarını ve çalışma ortamını gelişmiş ülkelerde bularak oralara göç eder. “Beyin göçü” adı verilen bu fenomende “göç veren” konumundaki az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sektörleri nitelikli insan açığıyla gittikçe zayıflar. Beyin göçüne karşı önlemler almak, göç veren ülkelerin önemli gündemlerinden biridir.
Beyin göçüyle kaybedilen nitelikli insan gücünü geri kazanmadan önce sorunu kaynağında çözmek ve gelecekteki muhtemel göçleri engellemek üzere göç veren ülkeler çeşitli önlemler alır.
Önlemlerin başında, beyin göçünün parçası olmuş veya olmayı düşünen okullu ve nitelikli çalışan kitleleri üstünde yapılan araştırma ve anketler sayesinde göçün sebeplerini iyice belirlemek bulunur.
Göç sebepleri üstüne yapılan araştırmalar sonrası, genelde beyin göçünün en büyük sebepleri arasında gösterilen geçim sıkıntısı ve verimsiz çalışma ortamı gibi sorunlar tespit edilir. Teşvikler, zamlar, spesifik sektörlere yatırımlar ve yeni çalışma ortamlarıyla tesislerin yaratılması gibi önlemler alınır. Böylece gitmeyi düşünen nitelikli insan gücünün ülkede kalmaya ikna olması beklenir.
Gelişmiş ülkelerde önce eğitim alıp sonra temelli oralarda kalmayı düşünen nitelikli insanlar için, ana vatanları tarafından yaratılacak yurt dışı eğitim olanakları beyin göçünü önlemede önemli bir yöntemdir. Bizzat doğup büyüdükleri ülkenin teşviği ve desteğiyle gelişmiş ülkelerde eğitim gören nitelikli çalışanlar, döndüklerinde de ülkelerinin maddi manevi desteğini göreceklerini umarak, zaman zaman da bir minnet borcu hissiyle ülkelerine dönüp mesleklerini icra edebilirler.
Muhtemel beyin göçünü önleyip nitelikli çalışanları ülkede tutmanın yanında, artık çoktan göçmüş ve dönmeyi düşünmeyen ya da dönmek isteyip çekinceleri olan insanları ülkeye geri çekmek amacıyla çeşitli çalışmalar yürütülür. Gittikçe popülerleşen bu çalışmalara “tersine beyin göçü” adı verilir.
Beyin göçünün yaşanmadan önlenmesine yönelik yöntemlerle benzerlikler taşıyan “tersine beyin göçü” yöntemleri de göç etmiş insanlarla yapılan görüşme ve araştırmalarla göç sebepleri, dönmeye olan istek ve dönmeye dair çekinceler tespit edilir.
Ülkelerinden göç etmiş ve geri dönmeyi düşünmeyen veya dönmeye çekinen insanların en büyük korkuları başında gelen yaşam standartlarının düşmesi ihtimali ve göç veren ülkelerin yaygın bir özelliği olan siyasi belirsizlik, tersine beyin göçü çalışmalarında başa çıkılacak ilk sorunlardır.
Gelişmiş ülkelerin özgürlükçü ve adaletli yaşamına alışmış insanların, dönecekleri yurtlarında da aynı özgürlük ve adalet ortamını bulmaları yanında, yaptıkları işin maddi manevi değer gördüğünü, teşvikler ve eğitim sistemiyle desteklendiğini görmeleri, tersine beyin göçü çalışmalarını başarıya ulaştıracak en büyük etmenlerdir.
Kimi çalışmalar, beyin göçünün uzun vadede göç veren ülkelere faydaları olabileceğini söylese de, hem kısa hem uzun vadede göç veren ülke sektörlerindeki niteliği düşüren ve bu ülkeleri daha az talep edilir hale getiren beyin göçünün önlenmesi ve tersine çevrilmesi, göç veren ülkelerin en büyük gündemlerinden biri olmaya devam edecek gibi görünüyor.