İnsanlık tarihinin başlangıcından beri boy gösteren en temel etkinliklerden biri, şüphesiz ki sosyal hareketliliktir. Bu sosyal hareketliliği de göç olarak adlandırıyoruz. Göç ise fiziksel ve sosyal yapıyı tamamen etkilemesiyle bir yana dursun; sosyal, ekonomik, siyasi, doğal, yapay ve daha birçok farklı nedenlerden dolayı ortaya çıkan yer değiştirmelerin tümü olarak tanımlanabilir. Bahsi geçen yer değiştirmeler ise ülkeden ülkeye olduğu gibi, aynı ülke içinde de gerçekleşebilir.
Göç kavramı kendi içinde dallanıp budaklanarak ülkelerin gündemlerine farklı meseleleri de taşıyor. Gönüllü göçlerin en bariz örneklerinden biri olarak beyin göçü ise bu dallardan en sağlamı ve en dikkat çekeni olarak karşımıza çıkıyor.
Beyin göçü, eğitimli bireylerin baş gösteren veya çoktan var olan farklı durumlar ve sebepler dolayısıyla ana vatanlarını terk etmeleri olarak tanımlanabilir. Bilimin ortaya çıkışından beri var olan bir olgu olarak beyin göçü, tıpkı modern zamanlarda olduğu gibi Antik Yunan zamanlarında ve orta çağda da devletleri meşgul eden meseleler arasında yer alıyordu.
Beyin göçünün en büyük sebepleri olarak ülkenin gelişmişlik oranlarının düşüklüğü, eksik veya yanlış maaş politikaları, bilimsel faaliyetler için yeterli destek sağlanamaması, akademik araştırmalar için gelişmiş bir ortam oluşmaması, alanında uzman kişilerin düşük ücretlerle çalıştırılması, işsizlik oranlarının artması veya halihazırda yüksek olması, fırsat eşitsizliği gibi durumları örnek verebiliriz. Hedef ülkeye yapılması planlanan bir beyin göçünün çekici sebeplerinin başında ise refah içinde bir yaşam arzusu, hak edilen maaşı alma beklentisi, aileye ve geride kalanlara çok daha iyi imkanlar bırakma isteği, hedef ülkenin kaynak ülkeye nazaran bilimsel faaliyetlere daha fazla önem ve destek vermesi gibi maddeler yer alıyor.
İtici sebeplerin sonuçları da hiç iç açıcı görünmüyor. Beyin göçü veren ülkelerin kalkınmaları yavaşlıyor, ülke ekonomisi adına tehlike çanları çalmaya başlıyor, gelişmişlik düzeyleri yerinde saymaktan ileri gidemiyor… Peki, bu durum önlenemiyor mu? Beyin göçüne maruz kalan ülkeler kaderlerine boyun eğerek yetiştirdiği yetenekleri bir bir kayıp mı etmek zorunda, yoksa hedef ülkeleri gözlemleyerek veya farklı çözüm yolları arayarak kayıpları azaltabilmenin bir yolunu bulabilir mi?
Tam da burada bizi tersine beyin göçü kavramı karşılıyor. Tersine beyin göçü, farklı sebepler dolayısıyla yurtlarından ayrılan yetenekli beyinlerin tekrar kaynak ülkelerine geri dönmesi olarak tanımlanıyor. Tersine beyin göçünün gerçekleşmesi zorunlu veya gönüllü sonuçlara bağlı olabiliyor. Yurtta fırsatların iyileşiyor olması, ülkeden ayrılan bireylerin geri kazanımı için çalışmalar yapılması, bilim ve teknoloji için uygun ortam yaratılıyor olması tersine beyin göçünün oluşması için çekici sonuçlardan sayılabiliyor. Böylelikle de, ana yurtlarında şartların iyileşmeye başladığını gören yetenekli bireyler dönmek için çok daha istekli olabiliyor. Bu durum da beyin göçünün yavaşlamasına ve tersine beyin göçünün hızlanmasına ilişkin atılan olumlu adımlardan biri olarak yerini alıyor!
Gün geçtikçe taze mezunlara, öğrenmeye hevesli stajyerlere ve hatta alanında uzman kişilere bir yenisi daha ekleniyor ve bu yeteneklerin işsizlik engeliyle karşılaşması, sınır dışına atılması planlanan adımlara bir yenisini daha ekliyor.
Bu durumu önlemek adına şirketlerin uygulaması gereken maddelerde ise yeni ilanlar ile marka adını sık sık duyurmak, stajyerler ve yeni çalışanlar için uygun ve samimi bir ortam hazırlamak, üniversite kulüpleriyle anlaşmalar sağlayarak henüz mezun olmamış genç yeteneklerin onlara ulaşmasını kolaylaştırmak, öğrenci ve çalışan dostu olarak anılan bir marka olmayı hedeflemek gibi unsurlar yer alıyor.
Kapıları yeni yeteneklere açık tutarken ve şirketinizi çalışmak için harika bir yer yapan özellikleri tanıtırken tersine beyin göçüne çeşitli projelerle destek veren Youthall’dan faydalanmayı unutmayın! Hedef kitlenizdeki yeteneklere ulaşma yolunuzda Youthall gibi dijital kanallarda yer almak, hem yetenek kazanımınızda hem de yeteneklerinizi elinizde tutmanız konusunda şirketinizi ön plana geçirecektir.
İlginizi Çekebilir: Youthall’da İşveren Markası Profili Oluşturmanız İçin 3 Neden
Ekonomik sıkıntılar, beyin göçünün en önemli ve en büyük itici sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Devletlerin farklı ekonomik politikalar izlemesi, halihazırda yurt dışında olan yeteneklerin geri dönmesi için alanlarında verilecek maaşları yükseltme adına yeni teklifler sunması bu yolda atılacak olumlu adımları oluşturuyor. Peki, şirketler ne yapmalı?
Maaş, aynı zamanda çalışanların çabalarının bir karşılığı. Çalışanlarınızın sırtına kendi yüklerinden fazla yük bindirilmediğine emin olun! Verim aldığınız her çalışanınızın sizin için bir değer arz edip sizi temsil ettiğini ve bu değerin sonucunda emeklerinin karşılığını gerçekçi bir şekilde almak istediklerini unutmayın! Her departmana alanında uzman ve yetenekli beyinleri yerleştirmek ve emeklerinin karşılığını gerçek hayattan kopuk bir şekilde vermemek her zaman doğru yöne atılan bir adımdır!
Başarıyı kutlamak, çalışanınızı başarıya ulaştıran süreç boyunca desteklediğinizi ve sonuçlarını dört gözle beklediğinizi gösterir! Bu durum, şirketinizde daha arkadaş canlısı bir ortam oluşturur ve çalışanlarınızda başarıya ulaşma isteğinin yanı sıra, takdir edilme duygusunun getirdiği özgüven ve moral desteği olarak da karşınıza çıkar!
Böylelikle çalışanlarınız, kendi ülkelerinde kendi insanları tarafından takdir edilmenin mutluluğunu yaşarlar. Ödüllerle karşılaşmak, bir çalışan olarak değerini tekrar kavramak, emeklerinin kutlandığını görüyor olmak her zaman pozitif izler bırakır!
Her şirkette bir karar merci olmalı. Bir karar alındıysa, son noktayı koyacak kişi, yine diğer çalışanlar ile en çok fikir alışverişinde bulunan kişi olmalı. Bu durum, çalışanlarınızın fikirlerini önemsediğinizi gösterdiği gibi, yalnızca bir çalışan değil aynı zamanda şirketinizin bir parçası olarak hissetmelerini sağlar. Alınacak kararlar sebebiyle saygı çerçevesinde bir fikir özgürlüğü sunuyor olmak, çalışanlarınızın kendi düşüncelerini açıkça ifade etmelerine izin verir.
Bastırılmış duyguların birikiyor olması iş yeri için duyulan hislerin ve yapılan işe olan saygının olumsuz duygularla birleşmesini de beraberinde getirir. Çalışanlarınız için özgür ve kucaklayıcı bir konuşma ortamı oluşturarak fikirlerini dinliyor olmanız takdir edici bir hareket haline gelir. Böylece, iş yerleri düşüncelerin rahatça ifade edildiği bir mekan kimliğine bürünür ve olumsuz tüm tanımlamalarından ayrılır.
İstihdam? Çalışma saatleri? Tatiller ve izinler? Ayrıcalıklar? Beyin göçü sonucu gidilen ülkelerde yer alan şirketlerin özelliklerinden hangileri sizin şirketinizden farklı? Bu durumun sonuçlarını elde etmek amacıyla bir alan araştırması yapmanız gerekebilir! Yaptığınız alan araştırması sonucunda elde ettiğiniz verileri kendi şirketinize, şirketin yararına olacak şekilde uygulamanız ise en mühim meselelerden biri olabilir.
Yapmanız gereken, araştırmanız sonucu öğrendiklerinizi şirketinize birebir uygulamak olmamalı! Elde ettiğiniz verileri bulunduğunuz ülke ve sektörün farklı ihtiyaçları ile beraber harmanlayarak yeni çalışanlar için sandığınızdan daha verimli bir iş yeri oluşturabilirsiniz. Kim bilir, belki bir tersine göç dalgası dahi yaratabilirsiniz!
Beyin göçü, tarihi boyunca kendi içinde yıkıcı güçler barındırmıştır. Yetenekli beyinlerin bir bir ayrıldığı ülkeler, yatırım yaptığı bireyleri kaybederek gelişime sırtını dönmek zorunda kalmıştır. Yine de, şirketler ile başlayacak bir tersine göç devrimi zamanla büyüyüp biriktirdiği dalgalarla yetenekli beyinleri tekrardan kaynak ülkelere getirebilme potansiyeline sahiptir.