Etkili yetki verme kavramını açıklamadan önce bir ebeveyn ve çocuk ilişkisinden bahsetmekte fayda var. Çok kısıtlayıcı, çocuğuna hiçbir şekilde sorumluluk bilincini aşılayamamış bir ebeveyn düşünelim. Bu ebeveynin çocuğu çok yüksek ihtimalle yetişkinlik dönemine geldiğinde birey olma konusunda sıkıntılar yaşayacaktır. Çocuğun üzerindeki bu hasarlar da ilerleyen zamanlarda ebeveynini zorlayan bir duruma dönüşecektir. Şimdi aynı ilişkiyi yönetici ve çalışan özelinde düşünelim. Bir yönetici çalışanına yetki vermedikçe çalışan kendini geliştiremeyecek, ilerleyen zamanlardaysa şirket içerisinde kendisini üzerine görevler tanımlanmış bir araç olarak hissetmeye başlayacaktır. Bu durum da aslında uzun vadede her iki tarafa da kalıcı hasarlar bırakacaktır. Peki tüm bunların oluşmasını önleyecek bir şey yok mu derseniz elbette var; o da etkili yetki verme.
Öncelikli olarak az önce de bahsettiğimiz gibi etkili yetki verme çalışanlarınızı güçlendirir, ekibinizle aranızda güven inşasının temellerini oluşturur, yönetici olarak zamandan tasarrufunuzu sağlar, üretkenlikte artış sağlar, böylelikle de doğru kişilerle doğru işler eşleşmiş olur.
Yapılan araştırmalara göre günümüzde bir insan kapasitesinin ancak %50’sinde çalışıyor fakat bu yüzdelik dilimi etkili yetki verme ile arttırmak mümkün. Ayrıca Gallup çalışmasına göre yetki veren CEO’lar %33 oranında daha yüksek gelir elde etmekteler.
Faydaları konusunda halihazırda hemfikiriz olmamıza rağmen iş bunu uygulamaya gelince belli başlı sıkıntılarla karşılaşılabiliyor. Örneğin yöneticiler yetkilendirmeyi zayıflık olarak algılayabiliyorlar, tek başlarına işi daha iyi yapabileceklerine inanabiliyorlar ya da görevi birine anlatmanın zaman kaybına yol açacağını düşünebiliyorlar.
Bu adımda esas soru çalışanlarınızı ne kadar iyi tanıdığınız. Onların isteklerine, güçlü ve zayıf yönlerine ne kadar hakimseniz o kadar doğru bir seçim yapacaksınız demektir. Ayrıca bu aşamada çalışanlarınızın isteklerine de saygı duymanız çalışanlarınızla aranızda iyi bir güven ortamı sağlayacaktır.
Eğer çalışanınızı bir anda bir görevin içerisine fırlatırsanız muhtemelen ilk başta işe yabancılaşacaktır. Bu aşamada aslında siz ne kadar detaylı bir açıklamada bulunursanız karşınızdakinden alacağınız verim de doğru orantılı olarak artacaktır.
Çalışanınızın her şeyi kolayca anlamlandırabilmesi ile işin sonucu da daha verimli olacaktır.
Çalışanınıza görevini tamamlayabilmesi adına ihtiyaç duyabileceği kaynak ve eğitimleri sağladığınızdan emin olmalısınız.
Son tarih belirleme aşaması her ne kadar başta gereksiz gibi görünse de varlığı gerçekten de büyük sonuçlar doğurabiliyor. İnsan ne zaman sonlanacağını bildiği bir işi çok daha planlı bir şekilde yapacaktır.
Bir şeyler ters gittiğinde çalışanlarınızı suçlamaktansa sorumluluğunuzu farkına varıp yaptığı işi kontrol etmeniz yararlı olacaktır. İyileştirebilmeleri adına onlara geri dönüşlerde bulunarak yalnız olmadığını hissettirebilirsiniz.
Çalışanlarınıza hatalarını söylerken yalnızca olumsuzluklara gömülüp kalarak motivasyonlarını sıfırlamamaya çalışmakta fayda var. Başarılı bulduğunuz noktaları için de teşekkür etmek çalışanlar üzerinde ileriye dönük bir motivasyon sağlayacaktır.
Bugünkü yazımızda araştırmalarla da faydaları kanıtlanmış olan etkili yetki verme konusundan bahsetmiş olduk. Peki şimdi siz hangi türden ebeveyn olmak istiyorsunuz? Çocuğuna sorumluluk bilincini yükleyememiş bir ebeveyn mi yoksa çocuğunun da bir birey olduğunun kabullenmiş ebeveyn mi? Seçim sizin…