Gezegenin sürdürülebilirliği için uzaylılardan yardım istemek türümüze ihanet midir? | Youthall
Youthall Mobil Uygulaması iOS ve Android için Yayında! İlanlar, Şirketler, Etkinlikler, Eğitimler, Ayrıcalıklar ve çok daha fazlası..

Gezegenin sürdürülebilirliği için uzaylılardan yardım istemek türümüze ihanet midir?

29 Ağustos 2024
İçeriği Paylaş:

Shell Türkiye ve Bilim Virüsü iş birliğinde gerçekleştirilen İLERİDE Programı’nda süreci gözleyen, yaygınlaştıran ve uzmanlıklarını programa yansıtarak programın gelişmesinde önemli katkılar sunan Danışma Kurulu Üyeleri gençlerin güçlenmesini ve değer üretmesini desteklemek amacı ile gençlere “Gezegenin sürdürülebilirliği için uzaylılardan yardım istemek türümüze ihanet midir?” sorusunu sordu. 

Bakalım İLERİDE Programı katılımcıları bu konu hakkında neler düşünüyor?


Kaan Öztürk - Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Öğrencisi


Dünyanın sürdürülebilirliği konusu, insanlığın doğal kaynakları tüketme ve çevreyi tahrip etme konusundaki farkındalığının artmasıyla birlikte 20. yüzyılın ortalarında daha fazla önem kazanmaya başladı ancak, modern anlamda sürdürülebilirlik kavramı hakkındaki resmi tartışmalar ve politikalar genellikle 1970'lerden itibaren yoğunlaştı. Özellikle 1972'de Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen ve çevre sorunlarını ele alan Stockholm Konferansı, sürdürülebilirlik konusunun uluslararası alanda dikkat çekmesi açısından ilk adımlardan biri olarak değerlendirilebilir. Bütün bunların yanında hem soğuk savaşın vermiş olduğu yorgunluk hem de sanayileşen toplumun biraz da olsa özüne dönme ve tekrardan doğayla olan bağını kurmaya yönelik “hippilik” gibi akımlar ortaya çıktı. Hatta 1970 yılında Amerika’da “Earth Day” ile toplumda farkındalık yaratılmaya çalışılmıştır.

Bu gibi akımlar başta farklı bir amaç için ortaya çıkmış olsa da sonrasında şekillenerek çevre aktivistliğine ve sürdürülebilir dünya kampanyalarına evrilecek yeni toplumsal hareketler oluşturmuştur. Bu akımlar, daha sonrasında dünya hükümetlerinin düşüncelerine ve tartışmalarına yön vererek sırasıyla Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu'nun (WCED) "Our Common Future" (Bizim Ortak Geleceğimiz) başlıklı raporunun ortaya çıkmasını, 1992'de Rio de Janeiro'da gerçekleşen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı (UNCED) yapılmasını ve iklim değişikliği ile mücadelede bir dönüm noktası olan Kyoto Protokolü’nün sera gazı emisyonlarının azaltılması için hükümetler arası olan antlaşmanın imzalanmasını sağlamıştır. 21. yüzyıla gelindiğinde geçmişte yapılan antlaşmalar ve toplumsal hareketlerden aldığı ivmeyle sürdürülebilirliğin önemi daha görünür hale gelmiştir. 2015 yılında Paris İklim Zirvesi’nin düzenlenmesi ve Türkiye’nin de imzacı olduğu Paris İklim Antlaşması’yla sürdürülebilirlik konusu tam anlamıyla uluslararası hale gelmiştir. Aynı zamanda iklim aktivistliği daha da büyüyerek farklı sivil toplum kurumlarının ve Greta Thunberg gibi aktivist figürlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Günden güne sürdürülebilirlik alışkanlıkları gündeme gelmektedir. Sürdürülebilir alışkanlıkların ise organize olarak ve harekete geçerek kazanılabileceği de dile getirilir. Ortak akıl ile hareket etmek ve uzaylılardan bu konuda yardım istemek ise her ne kadar bilim kurgu gibi dursa da aslında o kadar da uzak bir fikir gibi değerlendirmemek lazım. Uzaylılarla iletişim denildiğinde hep ileri bir medeniyet olduğunu düşünüyoruz. Uzaylılar, tek hücreli uzayda yaşayan canlılar olabileceği gibi çok gelişmiş, dyson küresine sahip olabilecek kadar yetkin uygarlıklar da olabilir. Eğer gerçekten de gelişmiş bir uygarlıkla iletişim halindeysek bizden daha iyi altyapıları ve daha verimliliği yüksek enerji sistemlerinin bulunduğunu düşünüyorum. Bu noktada eylem planı zaman aşımına uğramış sürdürülebilirlik hedefleri belki de uzaylıların yardımıyla çok kısa sürede uygulayabileceğimiz hale getirilebilir. Bu yüzden uzaylılardan yardım istemek, türümüze ihanetten ziyade bir seçenek olarak bize yararı dokunabilecek bir eylemdir.


Kılıçhan Kılınç - Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü Öğrencisi