Humanspire’ın yeni röportajında kariyerine Nutricia Türkiye’de başlangıç yapmak isteyenleri heyecanlandıracak bir röportaj ile karşınızdayız. Nutricia Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Emine Kurt’a merak ettiklerinizi sorduk ve ilham verici cevaplar aldık.
Nutricia Türkiye’nin son dönemde geçirdiği süreci, COVID-19 dolayısıyla yaşadığı değişiklikleri ve şirket kültürünün anlatıldığı röportaj için keyifli okumalar dileriz!
Röportajın okuyucuları için kariyer yolculuğunuzdan biraz bahsedebilir misiniz?
Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nden mezun oldum ve yüksek lisansımı yine aynı üniversitede Çalışma Ekonomisi alanında tamamladım. 1994-2002 yılları arasında yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli firmalara yeniden yapılanma, değişim yönetimi konularında danışmanlık yaptım. Daha sonra Abdi İbrahim İlaç’ta Organizasyonel Gelişim ve Eğitim müdürlükleri görevini üstlendim. 2006 yılında Danone ailesine İnsan Kaynakları Müdürü olarak katıldım. Ardından 2010 yılında Nutricia Medikal Beslenme Türkiye HUB İnsan Kaynakları Direktörlüğü görevini yürüttüm. 2018-2020 yıllarında bu görevime ek olarak Danone Türkiye Ülke İnsan Kaynakları Direktörlüğü sorumluluğunu üstlendim. Şu anda Nutricia Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev almaktayım. Ayrıca Gestalt ACC koç unvanı sahibiyim ve Danone’nin tüm dünyadaki 8 iç koçundan biriyim.
Çalışma hayatınızda benimsediğiniz ilkeler nelerdir?
Her bir çalışanın farklı yaşam koşullarına ve hedeflere sahip olduğuna inanıyorum, bu nedenle yaptığım işin merkezinde önce “insan” yer alıyor. Bununla birlikte, tüm çalışanların ortak bir amaç etrafında toplanarak, büyük resmi görmesi gerektiğine inanıyorum. Sadece başarı odaklı değil aynı zamanda her gün yeni bir heyecan ve mutlulukla işe gelen; bireylerin geliştiği, öğrendiği ve hep beraber ekip olarak başarıların kutlandığı bir ortam yaratmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda, yaptığımız tüm İK uygulamalarında, “Çalışanlarımızın Her Anına Değer Katıyoruz” mottosuyla çalışıyoruz.
Kariyerine insan kaynakları departmanı bünyesinde başlamak isteyen veya rotasını insan kaynaklarına çevirecek olan adaylara tavsiyeleriniz neler olur?
Öncelikle bu isteklerinden ve hedeflerinden hiç vazgeçmemelerini öneririm. İnsan Kaynakları alanı, çağın gerektirdikleri ile çok daha önemli bir fonksiyon haline geldi. Teknoloji ve hızın yanında yeni neslin değerleri de artık çok farklı. Bir organizasyonun daha iyi bir performans göstermesi için tüm çalışanlarıyla birlikte bu değerleri benimsemesi, dijital ihtiyaçlara göre gelişmesi ve değişime adapte olması gerekiyor. İşte böyle bir zamanda, İnsan Kaynaklarının da güçlenmesine, yeni stratejik bakış açılarına ihtiyacı var.
Bu alanda çalışmak istiyorsanız her şeyden önce insanı kalbinize koymalısınız. Daha sonra mümkünse İnsan Kaynaklarının her sürecini görebileceğiniz pozisyonlarda tecrübe edinmelisiniz. Karşınıza çıkan ilk operasyonel iş sebebiyle pes etmeyin, sabredin ve deneyimlemeye devam edin. Teorik bilgide eksiğiniz olduğunu düşünüyorsanız İnsan Kaynakları Yönetimi üzerine eğitimler alarak kendinizi geliştirebilirsiniz. Değişim Yönetimi, Organizasyonel Gelişim ve Davranış üzerine daha çok odaklanın. Bunun yanında dijitalleşme ile İnsan Kaynakları pozisyonları da değişiyor. Data analizi, Geleceğin Çalışma Yöntemleri, Değişim Yönetimi gibi alanlarda bilginizi ve deneyiminizi özelleştirebilirsiniz. İnsan Kaynaklarında çalışırken diğer fonksiyonları ve iş ihtiyaçlarını da iyi anlamanız gerekir, o nedenle her zaman iş ve ticari bilginizi geliştirmeye karşı meraklı olun ve öğrenin.
Bir insan kaynakları profesyoneli olmanın en zor yanı sizce nedir?
İlk defa beş farklı kuşağın aynı organizasyonda çalıştığı bir dönemden geçiyoruz. Bu da beraberinde kuşakların sahip olduğu değerleri ve özel ihtiyaçları daha iyi anlamayı gerektiriyor. Kapsayıcı çeşitlilik anlayışımız doğrultusunda, her bir çalışanımızın tüm farklılıkları ile kucaklandığı, bu farklılıkların zenginliğe dönüştürüldüğü bir çalışma ortamı hayal ediyoruz. Kendi içimizdeki bireysel farklılıkların zenginliğinden beslenerek daha motive, performansı daha yüksek ekipler geliştirmeyi ve işveren markamızı güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu noktada biz İnsan Kaynakları profesyonellerine çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Çalışanlar için mutlu ve huzurlu, geliştikleri ve büyüdükleri bir çalışma ortamı yaratmanın formülünün onları yakından tanıyıp her birinin ihtiyacına göre hareket etmek olduğuna inanıyorum. Bu anlayış doğrultusunda şirketlerin her bir çalışanının iş yaşantısındaki “anlamı” keşfetmesi, eşsiz kariyer yolculuğunda mutlu ve başarılı olmasını sağlaması gerektiğini düşünüyorum. Bu da alanımızın en keyifli ve değerli ancak zorlu süreçlerinden diyebilirim.
Nutricia Türkiye olarak genç yeteneklere yönelik ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Staj, MT işe alım programlarınız ve genç yeteneklere yönelik projeleriniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Bugünün genç profesyonellerinin geleceğin liderleri olduğuna inanıyoruz. Genç yeteneklerin fikirleriyle besleniyor, onlardan ilham alarak güçleniyoruz ve iş hayatlarına ilk adımlarını attıkları andan itibaren, profesyonel gelişimlerine ve kendilerini gerçekleştirme imkanlarına katkıda bulunuyoruz. Bu doğrultuda genç yetenekleri yetiştirmek, onların gelişimine katkıda bulunmak ve şirketimize farklı bakış açıları kazandırmak amacıyla başlattığımız Young Gen programımız hız kesmeden devam ediyor. Bu sene ilk mezunlarını verecek olan Young Gen Liderlik Programı boyunca, gençlerimiz koçluk eğitimleri ile insan yönetimi ve liderlik becerileri üzerine kendilerini geliştirirken, proje yönetimi üzerine aldıkları eğitim ve sorumluluklarla yeni deneyimler elde ediyorlar. Stajyerlerimiz için şirketimizin çok değerli bir okul olduğunu düşünüyoruz. Çoğunlukla uzun dönem bizimle birlikte olan stajyerlerimiz inisiyatif alarak ilerleyebiliyor, önemli projelerde çalışma fırsatını yakalıyor ve operasyonel iş takibi alanında kendilerini geliştirebiliyorlar. Uzun dönem stajyer olarak başlayıp daha sonra yükselerek kariyerinde ilerleyen çalışanlarımız mevcut ve hedefimiz de bunun sürekliliğini sağlamak.
İyi bir yönetici olabilmek için bireysel başarının yanında iyi bir ekiple de çalışmanın önemli olduğunu söyleyebiliriz. Siz ekibinizde çalışacak ideal bir adayın nasıl biri olmasını istiyorsunuz?
Takımımızdaki her bir kişinin farklı bir değer kattığına inanıyoruz. Öncelikli hedefimiz onların güçlü yanlarını keşfederek bunları kullanmalarına fırsat sağlamak. Liderlerimizi koçluk ve mentorluk programlarıyla güçlendirirken, tüm çalışanlarımızı kişisel gelişim ve liderlik programlarının yanı sıra mesleki gelişim programlarıyla da destekliyoruz. Ekip başarılarımızın arkasında çalışanlarımızın yüksek sahipliğinin ve liderlerimizin öğrenme ve gelişime verdikleri desteğin büyük katkısı var.
Bizler “CODES” Liderlik yetkinliklerimiz kapsamında, işine tutkuyla sarılan, insan odaklı, çevik, sorumluluk sahibi ve kararlı, kapsayıcı ve iş birliğine açık, empatisi ve cesareti yüksek, öğrenmeye açık bir aileyiz. Ben de ekibimde bu kültüre uygun çevik ve proaktif takım arkadaşlarıyla birlikte çalışmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Kısa ve uzun vadeli etki için akıllı ve hızlı çözümler tasarlayan, sürekli olarak test eden, öğrenen ve gelişen, durumu kapsamlı değerlendirip, inisiyatif alarak aksiyonlarını planlayan, yeni çözüm önerileri ve bakış açısı getirip sürekli araştırıp gelişen ve kendi bireysel gücünü ortaya koyarak takım olarak başaran kişilerle çalışıyorum. Bunların yanında kalbine insanı koyan, farkındalık seviyesi yüksek ve empati kurma yetkinliğine sahip olması da benim için çok önemli.
Nutricia Türkiye olarak pandemi sürecine nasıl hazırlandınız ve bu süreci nasıl yönettiniz?
Danone’de, “Tek Gezegen. Tek Sağlık” vizyonumuz doğrultusunda insanların ve gezegenin sağlığının birbirine bağlı olduğuna inanıyoruz. Sağlığın birincil öncelik olduğu bu dönemde, İnsan Kaynakları ekibi olarak aldığımız ilk aksiyon çalışanlarımızın sağlığını ve güvenliğini korumaya yönelik oldu. Uzaktan çalışma modelini hızlıca hayata geçirerek, bu değişim sürecini hep birlikte deneyimledik. En önemli ve güçlü yönümüz olan iletişimimizi ön plana çıkarttık ve kaygı, stres, değişim yönetimi, iş – yaşam dengesi konularına odaklanarak iletişim faaliyetlerimizi online ortama taşıdık. Aynı şekilde, pandemi öncesinde fiziksel ortamda gerçekleştirdiğimiz tüm eğitim uygulamalarına, yetenek yönetimi süreçlerine ve geri bildirim seanslarına online platformda devam ettik. Takımlar arasında dijital atölyeler düzenleyerek, her departmanın kendi çalışma prensiplerini belirlemesine destek olduk.
Bu süreçte çalışanlarınızı işe bağlı tutmak ve motive etmek adına neler yaptınız?
İK ekibi olarak içinden geçtiğimiz bu dönemde çalışanlarımızın fiziksel ve zihinsel sağlığı bizim en önemli odak noktalarımızdan biri oldu. Bu kapsamda zengin bir iletişim ajandası hazırlayarak; sağlıklı beslenme önerileri, online spor aktiviteleri, uzman psikolog eşliğinde pandemi döneminde kaygı yönetimi ve iş- yaşam dengesi seminerleri, çocukları olan çalışanlarımız için online tiyatro etkinlikleri gibi her hafta yeni bir konuyu gündemimize aldık. Bununla birlikte, çeşitli aktivitelerle takım olmanın önemi konusunda farkındalığımızı artırdık ve tüm takımlarımızla İnsan Kaynakları olarak birebir görüşmeler organize ederek çalışanlarımızın süreçle ilgili düşüncelerini ve beklentilerini dinledik.
Youthall’u takip eden genç yeteneklere kariyer hayatlarında neler tavsiye edersiniz?
Deneyim elde ederken her zaman bu hayattaki amacınızı ve önceliklerinizi sorgulayın. Değerlerinizi anlamaya, kendinizi tanımaya çalışın ve bunları gerçekleştirmek için hedeflerinizi belirleyin. Bu hedefler doğrultusunda kendinizi geliştirin ve yeni deneyimlere açık olun. Her konuda sabırlı, anlayışlı ve insan odaklı olmaya çalışın. Hem özel hem de iş hayatınızda fark yaratarak değişime öncülük edin.
Nutricia Türkiye ve Emine Kurt’a bu samimi ve faydalı yanıtları için çok teşekkür ediyoruz. Humanspire ile yeni bir röportajda buluşmak dileğiyle, Youthall‘u takipte kalın!