Rekabet kültürünün fazlasıyla vahşileştiği günümüz dünyasında işveren markası olarak var oluşu sürdürebilmek de bir hayli zorlaştı. Bu noktada işveren markalarının itibarlarını da koruyarak varlıklarını sürdürebilmelerinde kurumsal sosyal sorumluluk rolünden bahsedeceğiz.
İşveren markalarının temelde amaçları mevcut ve potansiyel çalışanların imajinasyonunda “çalışılabilecek en güzel yer”e ulaşmak ve onu sürdürebilmektir. Çoğu marka da “çalışılabilecek en güzel yer”e ancak yetenekli çalışanları işletmelerine çekerek ve onları elde tutarak ulaşabileceklerinin farkındadırlar. Bu sebeple günümüzde taklit ve ikamesi güç hatta imkânsız olan insan sermayesinin gücü fazlasıyla artmış bir haldedir.
Bu noktada birden fazla etkenden bahsedilebilir fakat bizim bugün bahsedeceğimiz kurumsal sosyal sorumluluk kavramıdır. Potansiyel ve mevcut çalışanların fazlasıyla dikkatini çeken bir kavram olan kurumsal sosyal sorumluluk “çalışılabilecek en güzel yer” yolculuğunda işveren markası adına iyi bir basamak olacaktır.
Bu kavram işletmelere ekonomik bir kuruluş olmanın yanı sıra bir yönleriyle de çevre ve toplumun ihtiyaçlarını yerine getirmekten sorumlu olduklarını hatırlatmaktadır. Sorumluluğu üzerine almış bir işveren markasının dolaylı olarak itibarının da olumlu yönde etkileneceğini ön görebiliriz. Kurumsal itibar kavramını tanımlamak istersek toplumun bir şirketin akıbetini belirlemesi desek hatalı sayılmayız. Gün sonunda toplumun ona biçtiği bir iyi ya da kötü algısıdır aslında kurumsal itibar. Bu nedenle aslında burada bahsedilen tüm kavramlar bir şekilde birbirlerinin işlerine yaramaktalar.
Öncelikle kurumsal sosyal sorumluluğun işveren marka imajını güçlendireceği kesin bir gerçek. İşveren markanın ulaşabileceği kitlenin büyüklüğünü farkına vararak bu tip bir alanda öncülük etmesi, öncülük etmese bile en azından gelişmesinde bir tuğla koyması epey mühim olacaktır.
Mevcut ve potansiyel çalışanların gözünde örgütsel adalet varlığını canlandıracağından “güvenilir işveren” imajı çizilerek 1-0 önde olunacaktır.
İşveren markasının kurumsal sosyal sorumlulukta varlığı çalışana da iş tatmini sağlayacaktır. Böylelikle işveren markasında nitelikli çalışanlarının kalıcılığı adına olumlu bir gelişme sağlayacaktır.
Markanın sosyal bir amaca hizmet ediyor olması demek tüketicinin marka üzerindeki algısını ve dolayısıyla davranışını da olumlu etkileyecektir.
Markanın rakiplerden uzaklaşarak kendini özel bir yere konumlandırmasında çokça yardımcı olacaktır. Bu da işveren markasında doğal olarak rekabet gücüne katkı sağlayacaktır.
Sonuçta anlamlı bir amaca hizmet edebiliyor olmak kurum ve toplum arasında karşılıklı bir kazan-kazan durumuna sebep olacaktır.
Dengelenmeyen her işte olduğu gibi kurumsal sosyal sorumlulukta da tabii ki mümkün. Eğer işveren markası olarak reklamlandırma çalışmalarınızı içerisinde bulunduğunuz sosyal sorumluluk üzerinden yapar fakat bunu şirket kültürünüzün içerisine entegre edemezseniz kurumsal itibar yaratacağım derken itibarınızı yerle bir de edebilirsiniz. Bu noktada “1001 gecede yaratılan itibarın bir gecede yok edilebileceği” her ne kadar klişe olsa da gerçekliği olan bir klişedir. Buna dikkat ederek hareket etmekte de fayda var.
Gün sonunda hepimiz anlamlı bir varoluş sebebi arayışında olduğumuz için dilerim yaptığımız işlerin içerisine de bu sebeplerden doğru bir şekilde serpiştirmeyi başarabiliriz!